Kopenhag Şehri: İlkbaharın Büyüleyici Kenti
Kopenhag’a hoş geldiniz. Bu seyahatimizde kuzeyin güzel şehri Kopenhag, hiçbir şeye acele etmeden, doya doya gezeceğimiz, anılarımıza güzel bir seyahati daha ekleyeceğimiz yolculuğumuzun başrolü olacak. Biz de bu başrol kahramanına hak ettiği sakinlikte cevap vereceğiz ve her detayıyla, her güzel görselinin tadını çıkararak gezeceğiz.
Her havasının ayrı güzel olduğu şehirlerdendir Kopenhag. Dolayısıyla bütün ziyaretçiler, arkadaşlarına kendi gezdikleri mevsimde ne kadar güzel bir şehir olduğunu anlatırken aynı zamanda arkadaşlarının gittiği bir farklı mevsimde bir başka güzel olduğunu da dinlerler.
Benim içinse Kopenhag, ilk baharın şehridir, toprak ananın yeni uyanmaya başladığı mevsim, soğuk kış günlerinin geride kaldığı, sıcak yaz günlerinin gelmeye başladığı günlerdir. Çünkü sokaklarında dolaşan insanların da aynı heyecanla hayatın içinde yer aldığını görürsünüz. Her buldukları fırsatta güneşin yansıdığı noktalarda hemen bir mola verip kahve veya aperitivo molası verirler. Veya çantalarından çıkardıkları bir kitabı hemen orada bulunan bir bankta okumaya başlarlar.
Bu hayat enerjisiyle biz de Kopenhaglılara uyum sağlayalım ve şehri gezmeye başlayalım. Özellikle Nyhavn bölgesi, ziyaretçilerin favori noktasıdır. Gerek deniz kenarından içeri giren kanalın hemen üzerinde olması gerek renkli evleri gerekse yanyana bulunan cafe & restaurantlar bu bölgeyi daha da çekici kılar.
Bu bölgeden sonra Kongens Nytorv Meydanı ve Avrupa’nın en uzun alışveriş caddelerinden biri olarak kabul edilen Stroget Caddesi ise iyi bir öğleden sonra geçirmek için ideal noktalar olacaktır. Danimarka özellikle ülke politikası olarak mümkün mertebe geri dönüşüm, doğal üretim, enerji kaynaklarının özenli tüketilmesi gibi konularda çok hassas bir ülkedir.
Belediye binasının çatısını güneş enerji panelleri ile kaplamaları ve uzun yıllardır burada arı kovanları ile bal üretimi yapmaları da bunun önemli göstergelerinden biridir.
Tivoli Parkı ise onlarca farklı insana ev sahipliği yapar. Trenden çıkıp evine yürüyen bir Kopenhaglı, çocuklarını yeşillikler içinde zaman geçirmeye getirmiş bir aile, yemek için içindeki güzel restaurantlardan birine giden bir çift veya daha fazlası… Veyaların bitmediği bir parkta ne için zaman geçirmeye karar vermek size kalmış.
Gelelim Kopenhag’ın en turistik noktasına. Deniz kızı heykeli, onlarca başka özelliği olan Kopenhag’ın en turistik noktasıdır. Tanıtım fotoğraflarının çekildiği açıdan denizin ortasına doğru devasa bir anıt gibi görünse de 1913 yılında Carl Jacobsen tarafından Küçük Deniz Kızı gösterisini izledikten sonra Kopenhag için yaptırılmış ve sonrasında turistik ziyaretçilerin ilgisinden dolayı ünlü olmuş deniz kızı anıtı sizin de mutlaka gidip göreceğiniz eserlerden olacaktır. Bulunduğu bölgedeki Kastellet ve etrafındaki park ise yine güzel yürüyüşler yapmak için ideal bir alandır.
Kraliyet Sarayı olan Amalienborg, hükümet binası olarak kullanılan Christiansborg Sarayı, İskandinavya’nın en büyük kilise kubbesine sahip olan Frederik Kilisesi, Rosenborg Kalesi, Ulusal Müze, Design Müzesi ve tabii ki Carlsberg Müzesi ve Opera’yı ziyaret etmeyi unutmayın. Her biri göreceğiniz her bir kareye değecektir.
Kopenhag’da size ilginç gelecek bir bölge var. Christiana bölgesi, 1970’lerin başlarında kazandığı özerklikle kendi para birimine ve bayrağına sahip bir bölgedir. Uzun süren zorlu süreçler sonunda hippi olarak tabir edilen vatandaşların kazandığı özerklik bugün, sayılarının 1000 civarı olduğu tahmin edilen bir halk olarak burada yaşamaktadır. Sonsuz özgürlük mottosuyla yola çıkan halk, bugün Kopenhag’ın merkezinde kendilerine ayrılan alanda kendi kuralları çerçevesinde hayatlarını sürdürmektedir.
Tatmadan Dönmeyin: Alesuppe, Frikadeller, Wienerbrød, Røde Pølser, Æbleskiver
Görmeden Dönmeyin: Nyhavn, Stroget, Deniz Kızı, Opera, Ulusal Müze
Ertelemeyeceğiniz tek hayaliniz, sizi farklı ufuklara götürecek yeni seyahatler olsun. Sevgiyle kalın.
patronlardunyasi.com